Inicio Ciencia Şehir ve Kırsal Yaşamın Psikolojisi: Orman Banyosu ile Doğa Terapi Yolculuğu

Şehir ve Kırsal Yaşamın Psikolojisi: Orman Banyosu ile Doğa Terapi Yolculuğu

Şehir ve Kırsal Yaşamın Zihinsel Sağlığa Etkisi: Büyük şehirlerde yaşamak, yüksek nüfus yoğunluğu, gürültü, trafik ve kalabalık nedeniyle daha fazla stres etkenine maruz kalmak demektir. Kent yaşamı, depresyon ve anksiyete riskini kırsal yaşama kıyasla ciddi oranda artırmaktadır (araştırmalara göre şehirde depresyon riski ~%40, anksiyete riski ~%20 daha yüksektir). Ayrıca şehirde büyümenin beynin stres tepkisini değiştirdiği; kentte yaşayanlarda amigdala bölgesinin sosyal stres altında daha aktif olduğu gösterilmiştir. Öte yandan kırsal yaşam genellikle daha sakin ve doğal bir ortam sunar, bu da teorik olarak stresi azaltabilir. Nitekim doğayla iç içe olmanın avantajları olsa da, kırsal bölgelerde yaşayanların da zihinsel sağlık sorunları yaşadığı bilinmektedir. Amerika’da yapılan bir çalışma, kırsal kesimde yaşayanların şehirde yaşayanlara göre daha anksiyeteli ve depresif olabildiğini, ayrıca daha az açık fikirli ve daha nevrotik kişilik özellikleri sergilediklerini ortaya koymuştur. Bu durumun bir nedeni, kırsalda psikolojik destek ve sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı olmasıdır. Örneğin ABD’de kırsal ilçelerin %85’inde yeterli ruh sağlığı uzmanı bulunmamaktadır. Kırsalda yaşayanlar, uzun mesafeler ve ulaşım zorlukları nedeniyle sağlık hizmetine ulaşmakta güçlük çekebilirler. Sonuç olarak şehir yaşamının yoğunluğu stres ve akıl sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaparken, kırsal yaşamın getirdiği izolasyon ve hizmet eksikliği de farklı türde zorluklar doğurabilir. İlginç bir şekilde, kırsalda yaşayanların yaşam memnuniyeti veya hayatta anlam bulma düzeyleri şehirdekilerden daha yüksek değildir. Her iki yaşam ortamının da stres ve zihinsel sağlık açısından kendine özgü avantaj ve dezavantajları olduğu görülmektedir.

(File:Traffic jam in Istanbul’s road.JPG – Wikimedia Commons) İstanbul gibi büyük şehirlerde yoğun trafik ve kalabalık, şehir sakinlerinin günlük stres düzeyini artırabilir. Gürültü, hava kirliliği ve sosyal kalabalık, kent yaşamında kronik strese katkıda bulunan başlıca çevresel etkenlerdir. Kentlerde yaşayanlar, kalabalık içinde yalnızlık Y izolasyon hissi de yaşayabilir; düşük sosyal bağlar ve güvensizlik duygusu zihinsel sağlığı olumsuz etkileyebilir. Bununla birlikte şehir yaşamı, eğitim, iş imkanları ve sağlık hizmetlerine daha iyi erişim gibi yaşam kalitesini artırabilecek avantajlar da sunar. Kırsal kesimde ise çevresel stres faktörleri azalsa da, sosyal izolasyon ve sağlık hizmeti eksikliği gibi faktörler zihinsel sağlığı riske atabilir. Örneğin, kırsalda ruh sağlığı hizmetlerine erişim zor olduğundan, birçok kişi gerekli yardımı alamayabilir ve bu da depresyon veya anksiyetenin uzun süre tedavisiz kalmasına yol açabilir. Kırsal toplulukların samimi ve destekleyici doğası ise bazen bir avantaj olabilir; küçük yerlerde insanlar birbirine daha fazla destek olarak stresle başa çıkmada yardımcı olabilir.

Orman Banyosu (Shinrin-yoku) Nedir? Shinrin-yoku (Japonca “orman banyosu”), 1980’lerde Japonya’da ortaya çıkan bir doğa terapisi uygulamasıdır. Japon hükümeti, teknolojik gelişmenin ve şehirleşmenin getirdiği stres salgınına çare olarak 1982’de Shinrin-yoku terimini halk sağlığı programına dahil etmiştir. Bu uygulama, insanların ormanlık alanlarda yavaş ve bilinçli yürüyüşler yaparak doğanın atmosferine “girmelerini” hedefler. Amaç, tüm duyuları kullanarak doğayla bağlantı kurmak ve zihni anda tutarak rahatlamaktır. Japonya’da ormanların ülke yüzölçümünün %67’sini kaplaması sayesinde Shinrin-yoku noktalarına erişim oldukça kolaydır. Tıpkı yoga veya meditasyon gibi, orman banyosu da dünyanın farklı bölgelerinde popülerlik kazanmış ve rehberli turlar veya bireysel pratikler şeklinde uygulanmaktadır. Bu terapi, ağaçların ortasında yavaş yürüyüş, derin nefes alma ve doğadaki ayrıntılara dikkat verme gibi basit eylemleri içerir. Bilimsel temeli, orman atmosferinin insan fizyolojisi ve psikolojisi üzerindeki rahatlatıcı etkisine dayanır: Ağaçların salgıladığı fitonsit adı verilen uçucu yağlar ve temiz hava, bedenin strese karşı verdiği tepkileri olumlu yönde etkileyebilir.

Orman banyosu
Orman banyosu

Orman Banyosunun Psikolojik ve Fizyolojik Faydaları: Doğada zaman geçirmenin, modern bilimin ölçebildiği bir dizi olumlu etkisi vardır. Araştırmalar, orman ortamında yürüyüş yapmanın vücuttaki stres hormonu düzeylerini düşürdüğünü göstermiştir. Örneğin, laboratuvar ortamında yürüyenlerle karşılaştırıldığında, ormanda yürüyüş yapan kişilerin kortizol seviyelerinin belirgin biçimde azaldığı bulunmuştur. Kortizolün kronik olarak yüksek olması yüksek tansiyon, kalp hastalığı ve anksiyete gibi sorunlarla ilişkilendirildiğine göre, orman banyosunun bu hormonu azaltması önemli bir kazanımdır. Bunun yanı sıra ağaçlar tarafından salgılanan ve havada bulunan doğal kimyasalların (fitonsitlerin) bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etkileri tespit edilmiştir. Japonya’da yapılan bir çalışma, üç gün iki gece ormanlık alanda vakit geçiren katılımcıların doğal öldürücü (NK) hücre sayısı ve aktivitesinde, şehir gezisi yapan kontrol grubuna kıyasla artış kaydetmiştir. NK hücreleri vücutta virüs ve tümör hücreleriyle mücadele eden bağışıklık elemanlarıdır; orman terapisinin bu hücreleri artırıcı etkisi, enfeksiyonlara ve kansere karşı direnci güçlendirebilir. Dahası, bu bağışıklık faydasının orman gezisinden sonra bir aya kadar sürdüğü gözlemlenmiştir. Shinrin-yoku uygulamalarının kan basıncını ve nabız hızını düşürdüğü, sempatik sinir sistemi aktivitesini azaltıp parasempatik (dinlenme) yanıtları artırdığı da rapor edilmiştir. Örneğin Tokyo’da orta yaşlı bireylerle yapılan bir deneyde, ormanda 2 saatlik bir yürüyüş sonrasında sistolik kan basıncı ortalama 7 mmHg düşerken, aynı kişiler şehir ortamında yürüdüklerinde böyle bir düşüş gözlenmemiştir. Psikolojik açıdan bakıldığında, orman banyosu yapan kişilerde ruh hali iyileşmeleri, depresif belirtilerde azalma ve zihinsel dinçlik artışı bildirilmiştir. Doğanın sessizliği ve görsel güzelliği, zihni sakinleştirip odaklanmayı kolaylaştırırken, bireylerde esenlik hissini güçlendirir. Bu nedenlerle bazı uzmanlar, orman terapisine rehber eşliğinde katılmanın özellikle şehir yaşamının bunaltıcı temposundan çıkmak ve tükenmişlik duygusunu azaltmak için etkili bir yöntem olduğunu vurgulamaktadır.

(File:New England Autumn (3982576605).jpg – Wikimedia Commons) Sonbahar renklerine bürünmüş huzurlu bir ormanda yürüyüş yapmak, “orman banyosu”nun karakteristik bir örneğidir. Bilim insanları, böyle doğal ortamlarda kısa süre geçirmenin bile insanlar üzerinde ölçülebilir faydalar sağladığını belirtmektedir. Örneğin, ormanda geçirilen bir yürüyüş seansı sonrasında katılımcıların kan basıncının ve nabzının düştüğü, stres hormonlarının azaldığı kaydedilmiştir. Bu tür bir doğa terapisi, depresyon ve anksiyete belirtilerini hafifletebilir ve kişinin modunu yükseltebilir. Ayrıca, doğada bulunmak yaratıcılığı tetikleyebilir ve bilişsel fonksiyonları keskinleştirebilir – şehrin yoğun uyaran bombardımanından uzaklaşıp sade bir çevreye girmek, zihnin toparlanmasına olanak tanır. Bir başka fayda da uyku kalitesinde görülebilir; stres düzeyi azalan ve zihni dinginleşen bireyler daha derin ve dinlendirici uyku deneyimleyebilir. Tüm bu psikolojik kazanımlar, orman banyosunun bütüncül bir iyileştirici etkiye sahip olduğunu gösteren bulgular arasındadır.

Şehirde ve Kırsalda Doğa Terapisine Erişim: Doğayla terapötik etkileşimin (orman banyosu, parkta yürüyüş vb.) faydaları ortadayken, şehir ve kırsal alan sakinlerinin bu tür deneyimlere erişimi farklılık gösterir. Kırsal bölgede yaşayanlar genellikle orman, yeşil alan, bahçe gibi doğal ortamların yakınında oldukları için günlük yaşamlarında doğayla daha sık iç içe olabilirler. Örneğin, bir kırsal kasabada yaşayan biri temiz havada yürümeyi veya bahçesinde vakit geçirmeyi rutin hale getirebilir. Şehirde yaşayanlar ise yoğun yapılaşma ve sınırlı yeşil alanlar nedeniyle doğaya erişimde zorluk yaşayabilir. Bir metropol insanı için en yakın yeşil alan belki bir park veya şehir dışındaki bir mesire yeri olacaktır. Bununla birlikte, araştırmalar gösteriyor ki yalnızca yakınlarda park bulunması tek başına yeterli değil; asıl önemli olan insanların bu alanlara ne sıklıkla ve nasıl gittikleri. İngiltere’de 20.000 kişi üzerinde yapılan bir çalışma, haftada en az 120 dakika boyunca doğada vakit geçiren insanların sağlık ve mutluluk durumlarının belirgin biçimde daha iyi olduğunu saptamıştır. Yakın çevresinde parkı olan ancak onu kullanmayan kişiler ise bu faydaları elde edemeyebilir. Nitekim 2021 yılında yapılan bir diğer araştırma, evin yakınındaki yeşil alan miktarının tek başına zihinsel sağlığı iyileştirmediğini, ancak yeşil alanı kullanım sıklığının refah düzeyiyle ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Bu bulgu, şehirde yaşayan bireylerin aktif olarak doğaya zaman ayırmaları gerektiğini vurgular niteliktedir. Şehirde parklar, botanik bahçeleri veya korular gibi alanlar mikro doğa terapisi işlevi görebilir; öğle molasında kısa bir park yürüyüşü yapmak bile stres azaltıcı etkiler sağlayabilir. Kırsal alanda ise doğa zaten yaşamın bir parçası olduğundan, insanlar çoğu zaman farkında olmadan günlük orman banyolarını gerçekleştirmektedir. Öte yandan, kırsalda yaşayan bireyler doğaya “alışkın” oldukları için onun terapötik etkilerini fark etmeyebilir ya da şehirde yaşayan birinin bilinçli şekilde doğaya yönelmesi gibi kasıtlı bir terapi olarak görmeyebilirler. Dolayısıyla, doğa terapisine erişim sadece fiziki yakınlıkla değil, aynı zamanda farkındalık ve kullanım alışkanlıklarıyla da ilgilidir.

Bilimsel Çalışmalar ve Uzman Görüşleri: Hem şehir-kırsal yaşam farkları hem de orman terapisi konusunda literatürde geniş bir yer tutan araştırmalar mevcuttur. Dünya Sağlık Örgütü ve diğer kurumlar, kentleşmenin ruh sağlığı üzerindeki etkilerini inceleyen pek çok çalışma yayımlamıştır. Örneğin, Nature dergisinde yayımlanan bir beyin görüntüleme çalışması, şehirde büyüyen kişilerin stresli durumlarda beyinlerinin duygusal düzenleme bölgesinde (pACC) daha yüksek aktivite gösterdiğini ortaya koyarak şehir hayatının nörobiyolojik etkilerini ilk kez gözler önüne sermiştir. Amerikan Psikiyatri Birliği de kentsel yaşamın şizofreni gibi ciddi akıl hastalıklarının insidansını artırabildiğine dair bulgular rapor etmiştir. Kırsal kesimdeki zihinsel sağlık üzerine yapılan araştırmalar ise, bu bölgelerde depresyon ve hatta intihar oranlarının bazı bölgelerde daha yüksek seyrettiğine dikkat çekmektedir. Uzmanlar, bunun temel nedeninin kırsalda sağlık hizmeti yetersizliği ve ruh sağlığı konusunda süregelen damgalama (stigma) olduğunu vurgular. Olivia Atherton gibi psikologlar, kırsal toplumlarda ruh sağlığı hizmetlerine erişimi artırmanın ve kırsal yaşamın olumlu yönlerini (örneğin güçlü topluluk bağları) psikolojik iyilik halini desteklemek için kullanmanın kritik olduğunu belirtmektedir.

Orman banyosu konusunda ise Japonya’dan Dr. Qing Li ve ekibinin öncülük ettiği pek çok bilimsel çalışma bulunmaktadır. Bu araştırmalar, orman havasındaki fitonsitlerin ve doğal ortamın sinir sistemi üzerindeki etkilerini ölçmüş ve bu etkinin strese karşı koruyucu olduğunu göstermiştir ( Effects of forest environment (Shinrin-yoku/Forest bathing) on health promotion and disease prevention —the Establishment of “Forest Medicine”— – PMC ). Harvard Tıp Fakültesi’nden Dr. Susan Abookire gibi uzmanlar da, on yıllardır süren araştırmaların orman terapisinin stres azaltma, dikkat toparlama, bağışıklığı güçlendirme ve mod yükseltme konularında anlamlı faydalar sağladığını doğruladığını ifade etmektedir. Sonuç olarak, şehir vs. kırsal yaşam Y doğa terapisi alanlarında yapılan bilimsel çalışmalar, insan psikolojisinin çevreden ne denli etkilendiğini çarpıcı verilerle ortaya koymaktadır. Uzmanlar, şehir planlamasında daha fazla yeşil alana yer vermenin, toplumsal düzeyde ruh sağlığını iyileştirmeye yardımcı olacağını önermektedir. Benzer şekilde, birey düzeyinde de olsun –ister şehirde ister kırda yaşasın– doğayla düzenli temas kurmanın, modern yaşamın stres yükünü hafifletmek için doğal ve etkili bir reçete olduğu görüşü yaygınlık kazanmaktadır.

Recursos:

  1. Florian Lederbogen ve ark., Nature dergisi (2011) – Şehir yaşamının beyin üzerindeki etkileri
  2. Centre for Urban Design and Mental Health – Şehirlerde ruh sağlığı riskleri (depresyon %40↑, anksiyete %20↑)
  3. Laurie Fickman, University of Houston (2023) – Kırsal ve kentsel psikolojik farklılıklar üzerine çalışma
  4. Qing Li ve ark., Forest Medicine çalışmaları – Orman banyosunun stres hormonlarına etkisi ( Effects of forest environment (Shinrin-yoku/Forest bathing) on health promotion and disease prevention —the Establishment of “Forest Medicine”— – PMC )
  5. Susan Abookire, Harvard Health Blog (2020) – Orman terapisinin sağlık ve iyi oluş üzerindeki faydaları
  6. Birleşik Krallık Doğa Angajmanı Araştırması (2019) – Yeşil alan erişimi ve kullanımının zihinsel iyi oluşa etkisi

DEJA UNA RESPUESTA

¡Por favor ingrese su comentario!
Por favor ingrese su nombre aqui

4 × 2 =